4 Haziran 2009 Perşembe

Yıldızların Altında

<-Önceki SayfaSonraki Sayfa->

Çok şanslıyım çünkü İstanbul'da yaşıyorum. İstanbul bir fotoğrafçının çekmek isteyebileceği en güzel manzaralara sahip olan bir şehir. bu manzaraların başında da iki kıtayı birbirine bağlayan Boğaziçi köprüsü geliyor.

Boğaziçi köprüsü gündüz bir başka güzel, gece bir başka güzel oluyor. Devasa boyutuna rağmen zarif görünümü ile İstanbul'un en güzel süslerinden biri olan Boğaziçi köprüsü, gece olduğunda ışıl ışıl oluyor. Her akşam köprü üzerinde bulunan renkli ışıklar yakılığ söndürülerek ve renkleri değiştirilerek değişik ışık gösterileri gerçekleştiriliyor. Bu gösteriler şehrin gece ışıkları ile bir araya gelip son derece ahenkli bir görüntü oluşturuyorlar.


(50mm, f/2.5, ISO100, 1.6s/6s/25s)

Örneğin bu fotoğrafı çoook önceden Canon Eos 400d ile çekmiştim. O gece yanımda tripod olmadığından dolayı fotoğraf makinesini arabanın kaportasının üzerine yerleştirip o şekilde fotoğrafladığım, ve bu sebeple orjinali çapraz olan bu manzara , tahmin edebileceğiniz gibi HDR bir çalışma. 3 değişik pozlamayı birleştirerek elde ettiğim bu fotoğraf çok sevdiğim bir fotoğrafımdır.

Yine benzer güzelleikte bir fotoğraf çekmek için geçtiğimiz cumartesi günü akşamı, arkadaşım Kenan ile birlikte Çengelköy'de buluştuk. Amacımız Çengelköy tarafından boğaziçi köprüsünün güzel fotoğraflarını çekmekti. Fakat şansımız pek yaver gitmedi.Kuzeye bakan kısımdaki köprü ışıkları bozulmuştu. Ayrıca Çengelköyün deniz trafiği çok hareketliydi. Uzun pozlama gece fotoğrafları için bu istenen bir durum değil çünkü pozlama esnasında kadraja değişik tekneler ve vapurlar girebiliyor. Bu da kadraj bütünlüğünü bozuyor.

Şunu da farkettim ki, deniz seviyesinden çekilen fotoğraflarda deniz trafiğinin rahatsız edici olması ihtimali daha yüksek. Yine de bir kaç güzel poz yakalamayı başarmış olsam da, evde fotoğrafları bilgisayarıma aktarırken yaşadığım bir facia o haftaki bütün fotoğraflarımı kaybetmeme sebep oldu. Fotoğraflarımı kopyaladığımı sanarken sadece bir kısmını kopyalamış olduğumu maalesef fotoğrafları makineden sildikten sonra farkettim!!

Ama bu beni yıldırmadı. Yeni makinem ile henüz güzel bir geece çekimim yoktu! Sonunda dün ev halkımı evde bırakıp, tek başıma fotoğraf çekmeye çıktım. Üç kriterim vardı. Köprünün güney tarafından, yüksekten ve Avrupa tarafından fotoğraf çekmek istiyordum. O saatlerde trafik hakkaet çekilmez olabiliyor.

Bu üç kritere uygun aklıma gelen ilk yer Selin'lerin Ortaköy'deki eski evinin yokuşuydu. Dereboyu'ndan yıldıza çıkan bu yokuştan Boğaziçi köprüsü çok güzel gözüküyordu.


(50mm, f/11, ISO 100, 13s)

Bu fotoğraf RAW olarak çekildi, croplandı, PS'de sharpening uygulanıp, Neat Image ile gürültü temizlendi.

Bu fotoğrafı çektikten sonra arabayla yokuşun sonuna kadar çıkıp, yıldız parkının girişine geldim. Bu noktadan da şu fotoğrafı çektim.

-
(120mm, f/8, ISO 100, 30s)

Bu fotoğrafın normal hali biraz aşırı pozlanmış durumdaydı. Bu sebeple RAW dan export ederken aydınlığı kıstım.PS'de sharpening + Neat Image. Bir de PS'in otomatik çerçeve ekleme modülünü denedim :)

Bu fotoğrafı da çektikten sonra yıldız parkının içerisinde dolaşmaya ve bütün köprüyü kadraja alabileceğim bir nokta aramaya başladım. Aramam uzun sürmedi....

....çünkü parktaki köpekler tarafından kovalandım!!!!

Fotoğrafçılık tehlikeli iş. Gecenin bir saatinde tek başına fotoğraf çekmeye uğraşmak da cesaret istiyor :) O yüzden sizinle birlikte fotoğraf çekip sıkılmayacak arkadaşlar bulmak lazım.

Sonuç olarak yavaş yavaş gece çekimi işini çözmeye başladığıma inanıyorum. Hala tam çözemediğim noktalar da var. Mesela bazı fotoğraflarda ışıklar, parıldayan yıldızlar gibi çıkıyor. Bildiğim kadarıyla bu kısık aperatürün bir etkisi. Görüntü olarak benim hoşuma gidiyor fakat bir türlü tam gerçekleştiremedim.

İkinci sorunum ise netlik. Sanrım bu gece fotoğraflarında autofocus a pek güvenmemek lazım. Aperatürü kısıp, hızlı bir hiperfokal uzaklık hesabı yapıp(Hiperfokal uzaklığın ne olduğunu hatırlamak için Kavak yelleri yazıma bakabilirsiniz.) ona göre manual fokuslamak lazım galiba.

Bir diğer sorun ise tripod. Dandik sayılabilecek bir tripoda sahibim. Tripodum, makinemden daha hafif. Dolayısıyla en ufak rüzgardan veya hareketten etkilenebiliyorum. Bu da netlik kaybına yol açıyor.

İnşallah önümüzdeki günlerde kadraja tüm köprüyü sığdırıp sizlerle paylaşacağım. O zaman kadar:

Işığınız bol olsun.

<-Önceki SayfaSonraki Sayfa->

3 yorum:

tubik dedi ki...

Resim şahane olmuş..

Tek birşey farkettim ki ben genelde hiç beceremiyorum, köprünün direkleri sağ ve sol kenarlara paralel olsa daha iyi olurmuymuş acaba? Tıpkı manzara fotolarında ufuk çizgisinin tamamen yatay olması gerektiği gibi?

Ender dedi ki...

Sorun şu ki köprünün ayakları düşündüğümüz gibi yere tam dik değil. Bu yüzden fotoğraflarda hem ufuğu hem de köprüyü düzeyde tutmak zor oluyor. PS'de müdahele ile düzgün görünmesini sağlayabilirdim belki ama ön plana çıkarmak istediğim şey geometri değil renklerdi.

Senin çekimler nası gidio Tubik? Çektiğin fotoları koyduğun bir site var mı picasa falan gibi. Bir de babanın atölyesinde çektiğin fotoğraflara bayıldım. Daha var mı onlardan?

Unknown dedi ki...

Merhabalar
Bi kaç gündür sindire sindire okuyorum yazılarınızı.
Hugini beceremedim başka program keşfettim işimi gördü mesela.
Yoksa günlerdir birleştirmeyle uğraşıyordum.
Makinemi sayenizde daha az denemeyle kullanmaya başladım.
Gece çekimlerinde çıraklık yapıp sizden bişeyler kapabilirim:)
Belirttiğiniz yıldızımsı ışımalar yıldız efekt filtresiyle sağlanıyor diye biliyorum.
Bende nikon d1x ve d100 var.
28-85 ve 70-300 lensler.
Sb 80 ve sb600 flaş bilora tripot ve kafası.
Velbron tripotumu sattım yoksa tam sizlikmiş.
gerçi bilorayıda hiç kullanmadım henüz velbronu taşıması kolay diye kullanıyordum.
isoyu 100den yukarı çıkarmazdım korkulcak bişey yokmuş oysa.
tecrübelerinizi fırsat buldukca anlıyabildiğim kadarıyla tatbik edicem.
Teşekkürler...