<-Önceki Sayfa | Sonraki Sayfa-> |
D-SLR fotoğraf makineleri pahalı oyuncaklar. Bu makineyi almadan önce kendi kendimize söz vermiştik. "Bu kadar para verdikten sonra bu makine bizim için bir amaç kaynağı olacak ve sadece fotoğraf çekmek için gezmeye çıkacağız." Bu sözümüzü bugün hala yerine getirmeye devam ediyoruz. Fotoğraf çekmek azmiyle arabaya atlayıp değişik yerlere gidiyoruz. Bunu ilk yaptığımız zaman ise fotoğraf makinesini aldıktan 3 hafta sonra oldu.
Ben, Selin ve Seyhan (ve Seyhan'ın yeni Nikon d90'ı) üç kişi Anadolu Kavağı'na gittik. Eğer bu güne kadar gitmediyseniz, güzel bir havada mutlaka ziyaret edin. Yemyeşil ağaçların arasından geçen dar yolların ardından gelen ufak bir sahil kasabası. Bildiğim kadarıyla vapur seferleri de var. Kasabanın yukarısında da Yoros kalesi adlı Cenevizlerden kalma bir kale var. Kaleye çıkıp istanbula baktığınızda ise karşınızda şöyle güzel bir manzara oluyor.
Hoş bir görüntü değil mi? Biz Kasım ayında gittiğimiz için hava bayağı bulutluydu. Açık bir havada daha aydınlık resimler de çekebilirsiniz. Mesela bu fotoğraf 18mm odak uzunluğu ile, f/5.6 aperatür aralığında, ISO-100 hassaslıkta 1/30 saniye pozlama ile çekilmiş. Biraz kasvetli bir görüntü ortaya çıkmış....biraz da puslu.
Manzara resimlerinde genelde amacımız kadrajdaki netliği olabildiğince yüksek tutmaktır. Hem yakındaki hem de uzaktaki objeleri tek karede net bir şekilde çıkarmak hedeflenir. Burada net kelimesini kullanırken sadece keskinlikten değil, renk parlaklığından ve aydınlıktan da bahsediyorum.
Daha önceki bir yazımda makinalarımızın A-Dep modunun hem yakın hem de uazak objeleri netlemek için kullanılabileceğini anlatmıştım. Şimdi anlatacağım parametre ise A-Dep modunu tamamen geçersiz kılacak cinsten bir parametre:
Hiperfokal uzaklık.
Her lensin, belirli bir odak uzunluğu ve aperatür aralığı için, bir "hiperfokal uzaklık" değeri vardır. Bu uzaklıktaki ve bu uzaklığın ardındaki herhangi bir noktaya odakalama yaparsanız, Bu noktadan sizin merceğinize kadar olan mesafenin yarısından itibaren, sonsuz noktasına kadar bütün alan odaklanmış bir şekilde net çıkar. Yakın çekimler için hiperfokal uzaklık değerinin çok bir önemi olmasa da manzara çekimleri için bu değeri bilmek avantaj sağlayacaktır.
Uzun uzun formüllere girmeyeceğim. Şunu bilin yeter: Odak uzunluğu azaldıkça(zoom out) hiperfokal uzaklık noktası da azalır (bize yaklaşır). F/durağı değeri düştükçe(yani aperatür büyüdükçe) hiperfokal uzaklık noktası artar(bizden uzaklaşır).
Yani geniş açı bir lens ile f/8, f/11 gibi değerlerde çekeceğimiz manzara resimlerinde bütün kadrajı bıçak gibi net bulabiliriz. Zaten güzel ve aydınlık havalarda manzara çekimi yaparken makinenizi gönül rahatlığı ile f/8'e ayarlayıp unutabilirsiniz.
Bu grafik http://www.dofmaster.com'dan alınmıştır. Daha ayrıntılı bilgi için bu sayfayı ziyaret edebilirsiniz.
Diğer bir konu ise aydınlık ve renkler. Her ne kadar güzel bir manzara da olsa renkler soluk, hava da puslu gözüküyor. Fakat ben bu fotoğrafı çekerken gözlerimin gördüğü renkler ve hava tam bu şekilde değildi. Bulutlar daha çok detaya sahipti ve sanki yer daha parlaktı.
Aslında benim gözlerimle gördüğüm manzara bile, gerçek manzaranın içerdiği detayı içermiyor. Sonuçta doğada gölgelerdeki detaylar, ve aydınlıktaki detayar son ayrıntısına kadar mevcut. Fakat gözlerimiz gölgeleri daha az siyah veya daha çok siyah yerine bir noktadan sonra düz "siyah" olarak tanımlıyor. Aynı şey beyaz renk için de geçerli.
Fotoğraf makinesi sensörleri bu konuda gözlerimizden çok daha başarısız. Gözlerimiz duruma göre uyum sağğlayabildiği için aydınlıkı bir yere baktığımızda otomaktikman aperatürü (göz bebeği) kısar ve ISO hassaslığını (retina) düşürür. Fotoğraf makinesi de aslında bunu bir noktaya kadar yapabilir. Fakat sayfanın başındaki fotoğrafta olduğu gibi hem gökyüzü hem de gölgeler işin içine girdiğinde, gözlerimiz bir nebze de olsa durumla başa çıkabilirken, fotoğraf makinesi ortalama bir değer göre ışığı ölçer.
Bu noktada kadrajda daha çok gökyüzü varsa gökyüzü detayları ön plana çıkar ve yerdeki detaylar gölgeler içinde kaybolur. Eğer kadrajda daha çok yeryüzü varsa, gökyüzü parlar ve ayrıntılar yok olur.
Her ne kadar polariz filtre, ND gradient filtre gibi lens filtreleri bu tip durumlarda uygun pozlamayı yakalamamıza yardım etse de, yapabileceğimiz bir işlem daha var. Dijital karanlık odada olaya müdahele etmek.
Kullanacağımız program Picasa 3. Google'ın bir programı olan Picasa'yı ücretsiz bir şekilde buradan indirebilirsiniz. Picasa ücretsiz olmasına karşın son derece başarılı bir program. Fotoğraf klasörlerini ekledikten sonra istediğiniz fotoğrafınızı seçip üzerinde oynamalar yapabiliyorsunuz. Mesela yukarıdaki fotoğrafa sadece birkaç müdahele yaptıktan sonra bunu elede edebiliyorsunuz.
Artık daha canlı bir fotoğrafımız var. Yaptığım şeyler sırasıyla şunlar oldu:
Temel ayarlar: Işık Ekle, Otomatik Kontrast
İnce ayarlar: Gölgelendir, Renk ısısı (daha sıcak)
Efektler: Doygunluk, Keskinlik
Picasa, yeni başlayanlar için ideal bir program. Fazla detaylarla uğraşmadan, yüzlerce dolarlık programlara taş çıkaracak kalitede tonlama yapabilirsiniz.
Özellikle bulutlu manzara resimlerinde "Efektler" bölümünün "Dereceli tonlama" seçeneği çok başarılı. Bu seçenek sayesinde fotoğrafın gökyüzü kısmını karartırken, yer kısmını aydınlık bırakabilirsiniz.
Dereceli tonlama sayesinde daha dramatik bir gökyüzüne sahip olabiliyorsunuz. Lensinize takacağınız pahalı bir ND grad filtre de yaklaşık olarak bu sonucu verecekti.
Fotoğraflardaki kontrast seviyesini arttırmak için bir yöntem daha var. High Dynamic Range dediğimiz bu yöntem sayesinde çok daha dramatik sonuçlar elde edebiliyoruz. Buraya bir örnek koyuyorum fakat bu başka bir yazının konusu olacak.
Bir sonraki yazımda manzara resimlerine devam edip Abant gezisinden, RAW'dan ve DPP'den bahsedeceğim.
Işığınız bol olsun.
<-Önceki Sayfa | Sonraki Sayfa-> |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder