9 Nisan 2009 Perşembe

Yuvarlaklar ve Eğriler

<-Önceki SayfaSonraki Sayfa->

29 Mart 2009 günü bizim için sıradışı bir pazar günüydü. Şehrimizde olan bitene dair bir şey yapabildiğimiz, dört senede bir bize de söz hakkı verilen tek gün. Seçim günü. Standart seçim günü prosedürü, şu şekilde oluyor. Ufacık bir damga ile önümüze sunulan seçeneklerden birini seçip, bu işlemi üç ayrı kağıt için tekrarlayıp, bu kağıtları bir zarfa koyup, sandığa atmak suretiyle vatandaşlık görevimizi yerine getirmiş oluyoruz.

Eğitim sistemimiz önümüze sunulan seçeneklerden birini seçme üzerine kurulu olduğundan, seçim prosedürünü hiç sorgulamıyoruz. Demek ki bizden beklenen sorunlara, engellere yeni bakış açıları ile bakmak, değişik çözümler getirmek değil, önümüze sunulan seçeneklerden birini seçmek. Seçim pusulasındaki seçenekler bile okul testlerinde olduğu gibi: Yuvarlak!!!

29 Mart 2009 günü erkenden uyandık. Amacımız hızlı bir şekilde önümüze sunulan yuvarlakların arasından en iyisi olduğunu düşündüğümüz yuvarlağa damgalarımızı bastıktan sonra, hızlı bir şekilde Büyükada'ya gitmekti. 5 kişi (Ben, Selin, Özgür, Burcu, Seyhan) bir arabaya tıkışıp, hızlıca Bostancı'ya geçtik. Seçim günü sebebiyle insanlar gaç uyandığından ve/veya evlerini terketmediklerinden dolayı yollar oldukça boştu. Bostancı'dan tekneye binip adaya doğru yola çıktık.

Yolda Seyhan'ın yeni makinesini inceledik. Nikon D90 ile yıldızı bir türlü barışmayan Seyhan, Canon'a dönüş yapıp Eos 50D edinmişti. Ben makineyi son derece başarılı buldum. Darısı başıma diyorum :)

Adaya vardıktan sonra uzun, yorucu ve eğlenceli bir yürüyüşün ardından Aya Yorgi manastırına vardık. Bu noktada fotoğraflarımız çekip, yemeğimizi yedikten sonra alternatif bir yoldan geri döndük. Geri dönerken yolda bu manzarayı yakaladım.



Fotoğraftaki yapı Nikola Manastırı. Fotoğrafı 55mm odak uzunluğunda, f/8.0 aperatür aralığında, ISO 400 hassaslıkta 1/400s enstantane hızı ile çektim. Bu fotoğraf RAW durumun hiç müdahele edilmemiş hali. her ne kadar ağaçların ve binanın ayrıntıları net çıkmış olsa da, arka plandaki gökyüzünün ve denizin detayları parlaklık içerisinde kaybolmuş.

DPP'de fotoğrafı açtığımızda karşımıza bir araç penceresi çıkar. Bu araç penceresinin tepesinden 3 ayrı menüye geçiş yapabiliriz. İlk menü RAW menüsü. Burada yapacağımız müdaheleler diğer müdahelelere göre daha "kayıpsız" müdahelele olacaktır.

Brightness adjustment seçeneği fotoğrafa pozlama ayarı yapmanızı sağlar. Bu noktadan yapacağınız parlaklık ayarı resmin yapısını genş ölçüde bozmadan gerçekleşir. White balance adjustment ise resmin beyaz tonunu ayarladığnız yerdir. Buradaki menüden Color temperature seçeneği ile resmi daha sıcak veya daha soğuk renklere büründürebilirsiniz.

Picture Style menüsündeki seçenekler, Canon fotoğraf makinenizdeki seçenekler ile aynıdır. Bu seçimi fotoğraf çekerken değiştirmiş olsanız bile, RAW çalışmak sayesinde bu seçimi çektikten sonra değiştirebilirsiniz. Ben buradaki stylelardan Landscape style a bayılıyorum. Renkler daha pastel çıkıyor. Bu noktadan sonra karşımıza histogram geliyor.

Histogram denen şey aslında genel bir parlaklık haritası. Histogramın en solu en koyu tonları, en sağı en parlak tonları gösteriyor. Histogram grafiğine baktığımızda gördüğümüz grafik, fotoğrafınızda hangi ton değerinden yaklaşık olarak kaç noktanın bulunduğunu gösterir. Bu örnekte -10'EV'dan -6EV ye kadar olan aralıkta çok az sayıda nokta mevcuttur. Noktaların genel parlaklık değerleri -4EV ile -2EV arasında toplanmıştır.

Henüz daha bu parlaklık değerlerine dijital değerler atanmamış. Eğer kendi haline bırakırsanız -10EV den +4EV'ye kadar olan bu geniş alanın tamamı "uygun bir fonksiyon" ile 0 dan 255'e kadar olan değerlere bölünür. Başka bir deyişle tam siyah ile çok koyu gri tonları birer değer kazanacaktır. Zaten topu topu 255 tane değeriniz var. Hem siyaha, hem çok koyu gri'ye iki ayrı ton ayırmak yerine, ikisine de siyah diyip, fotoğrafta çok daha fazla noktanın bulunduğu -4EV ile -2EV arasındaki gri ve birazcık daha açık gri arasına bir ton değeri daha eklemek, fotoğrafın canlılığını arttıracaktır.

Burada sormanız gereken soru şu: Hangi koyugri rengine kadar siyah yapayım. View menüsünden Shadow seçeneğini seçin. Sonra histogramın en solundaki çizgiyi tutup sağa doğru kaydırmaya başlayın. Fotoğrafın daha koyulaşmaya başladığını ve bazı yerlerde mavi noktalar oluşmaya başladığını göreceksiniz. Mavi noktalar, koyu gri'lerin siyah olmaya başladığı(clipping) noktalar. Bu noktalar, ciddi detay kaybına yol açmadığı sürece çizgiyi sağa doğru ilerletmeye devam edin.

Aynı şey sağ taraftaki çizgi, beyaz ve çok açık gri içn de geçerli. Fakat parlak tonlardaki(highlight) clipping, koyu tonlardaki(shadow) clippingden çok daha rahatsız edici. Bu yüzden histogramın bu tafaı ile bu noktada uğraşmamak en iyisi.
Histogram grafiğinin yukarısı ve aşağısını da oynatabilirsiniz, fakat bunu da pek tavsiye etmeyeceğim çünkü mutlak beyaz ve mutlak siyahın tonları ile oynamak bana pek mantıklı gelmiyor. Bellllki gece fotoğraflarında oynanabilir, fakat denemeden bir şey söyleyemeyeceğim.

Histogramın altındaki seçenekler sırasıyla Contrast, Color Tone, Color Saturation ve Sharpness. bu değerler, normalde fotoğraf makinanızda da ayarlayabileceğiniz değerler.

DPP araç penceresinin ikinci menüsü RGB tonlama menüsüdür. Burada karışıızda bu sefer daha değişik bir histogram var. İlk histogramdan 0 dan 255'e kadar gelen tonları, burada bir fonksiyondan daha geçirebiliyoruz. Menünün ilk seçeneklerinde DPP, size kendi önerisini sunuyor. Ben DPP nin önerilerini bu güne kadar hiç tatmin edici bulmadım. Zaten RAW menüsündeki ayarlar doğru yapıldığında, bu histogramdan çok ufak dokunuşlar yapmanız yetiyor. Özellikle bu menünün altındaki brightness, contrast, hue(color tone), saturation ve sharpness ayarlarını RAW menüsündeki seçenekler üzerinden yapmanız çok daha güzel sonuç verecektir.

Peki o zaman bu menü niye var? Bu menü fotoğrafı RAW değilde JPG çekiyorsanız bu değişiklikleri yapabilmenize yarayacaktır. Fakat buradaki histogramı, RAW çekseniz bil kullanmanız için çok önemli bir sebep var.

RAW menüsünü anlatırken "uygun bir fonksiyon" dan bahsetmiştim. Bu uygun fonksiyona tek müdahele şansımız, histogramın hemen altındaki contrast değerini değiştirerek oluyor. Fakat bazen fotoğrafların düz kontrast ayarından daha fazlasına ihtiyacı oluyor.



Örneğin, Nikola manastırının fotoğrafında gökyüzünün noktalarının parlaklık değerlerini ve adanın noktaların parlaklık değerlerini histogram üzerinden direkt seçebiliyoruz. Histogramın sol tarafı ada, sağ tarafı da deniz ile gökyüzü. Bu iki nokta yoğunluğunun arasında az miktarda nokta içeren bir parlaklık bölgesi var.

Yani?

Elimdeki 255 değerin 0-60 arası ada noktalarını, 100-200 arası da deniz ve gökyüzü noktalarını belirtiyor.

Eeee Yani?

Toplamda kullanabileceğim 255 ton yerine sadece 160 ton kullanıyorum. 95 değişik parlaklık tonu çok az miktarda kullanılan noktaları tonlamak için kullanılıyor.

Bu durumda ben bu ton değerlerini kendi "uygun fonksiyonum" geçirebilirsem; mesela 0-60 arası tonları belirli tonlara atasam, 60-100 arasındaki tonlara 3-4 ton atasam, kalanlarını da havayı ve denizi tonlamak için kullansam ne olur? Kullandığım ton sayısı 160 dan 250 ye çıkar. Bu sayede daha kaliteli gözükten bir fotoğraf elde edebilirim!!



Mesela sonuç olarak bu fotoğrafı elde etmek için kullandığım DPP değerleri şunlardı:



Aslında RGB menüsünde kullandığımız bu histogram "eğrisi"nin genel adı "Curves" yani "Eğriler" aracı. Photoshop'ın en güçlü araçlarından biri olan Curves sayesinde, fotoğrafın hangi tonlarının daha kuvvetli, hangi tonlarının daha sönük olacağına karar verebiliyoruz. Eğrinin eğiminin dik olduğu yerlerde ufak bir aralığa karşılık geniş bir ton perdesi düşmekte. Eğrinin eğiminin az olduğu yerlerde ise geniş bir aralığa karşılık olarak az sayıda ton düşmekte. Eğrinin eğimini hiç bir zaman negatif yapmamak gerekiyor çünkü bu durumda iki farklı ton girişine, aynı ton değeri uygulanıyor. Zaten bu araç ile biraz oynayıp negatif eğimli eğriler elde ettiğinizde sonuçların ne kadar değiştiğini farkedeceksiniz.

En güzeli, fotoğrafı aslında çekim anında doğru pozlamada ve değerlerde çekip sonradan bu tip müdahelelere gerek kalmamasını sağlamaktır. Hatta bunu kontrol edebilmek için SLR makinelerimizin histogram'ı gösterme seçeneği bile var. Buraya bakıp bile resmimizin aydınlık ve karanlk bölgeleri hakkında çok şey öğrenebiliriz.

Malesef şu anki monitörlerimizin teknolojisinden dolayı bütün bu tonlama değerleri 255 değer üzerinden işliyor. Fakat doğa bize aydınlık ve karanlık arasında çooook daha geniş bir ton aralığı sunmakta. Peki biz bu geniş ton aralığını bir fotoğrafa sığdırabilir miyiz?

Cevabı bir sonraki yazıda: Geniş Dinamik Kontrast Alanı bir başka deyişle High Dynamic Range....yani HDR

<-Önceki SayfaSonraki Sayfa->

2 yorum:

tubik dedi ki...

Şu meşhur HDR ile ilgili yazı nihayet gelecek yani! Ben genelde RGB menüsü altında ayarlama yaparken senin yaptığın hesapları yapmadan resme bakarak gözüme hoş geldiği dereceye kadar değiştirip bırakıyorum. Farklı bölgelere farklı tonlamalar yapılabildiğini de bu sayede görmüş oldum :) Bir de ben zaman zaman fotoğraflara kendi bakış açımı yansıtmak istediğimde R G ve B yani Red Green Blue ayarlarıyla da tek tek oynama yapıyorum. Benim yaptığım ayarlamalar resime doğru tonlamaları atamaktan çok resime fantazi katmak gibi olsa da, bir çok resime kişinin kendi duygusunu bu sayede katabildiğini düşünüyorum. Bazen mavi tonlarının ağırlıklı olduğu bir resim yaratıp insanın içini üşütmek, ya da sarıyı basıp günlük güneşlik bir mutluluk hali vermek gibi.. Çok eğlenceli ama profesyonellikten bir parça uzak :D

Ender dedi ki...

Yoo...renk tonlamasını bu şekilde de kullanabilirsin. Profesyonellikten de uzak değil.

Ayrıca R G B tuşlarının yanındaki dropper ile resmi tonlamaya daha değişik bir açıdan yaklaşabilirsin. Bu dropper ile resimden seçeceğin herhangi bir renge göre DPP resmin renk tonlamasını kaydıracaktır.

Ya da en basiti resmi picasa da açıp, etkiler bölümünden renk tonlaması seçeneğini seçebilirsin.

Renkleri ayrı tonlama kısmını da anlatacaktım ama yazı uzadı yeter bu kadar dedim, sadece ışık tonlamasını anlattım.