<-Önceki Sayfa | Sonraki Sayfa-> |
J.R.R. Tolkien'in şaheseri "Yüzüklerin Efendisi" hikayesi, Orta Dünya adı verilen hayali bir dünyada geçer. İsmiyle uyumlu olarak, Orta Dünya'daki hikayeler ortaçağ olarak tasvir edebileceğimiz bir zaman diliminde geçer. Barut, elektrik, içten yanmalı motorlar, plastik gibi kavramların keşfedilmediği, bunun yerine büyü, güç, kara rüzgar, ateş ve çelik gibi kavramların bulunduğu bir dünya düşünün.
Bu dünyada tasvir edilen şehirler, yüksek dağ yamaçlarına kurulmuş, ince, uzun kulelere sahip ihtişamlı şehirlerdir. Orta Dünya'daki zaman ilerlese ve günümüze gelse herhalde liman şehirlerinden birinin görüntüsü bunun gibi bir şey olur:
Değişik gözüküyor değil mi? Bu fotoğrafta gördüğünüz şehire ben "İzmoria" adını koydum. Fakat bu şehir aslında bildiğimiz ve sevdiğimiz İzmir!
Geceleyin Bornova Atatürk Mahallesi'nden İzmir'e baktığınızda gördüğünüz manzarayı bir önceki yazımda sizlerle paylaşmıştım. Bu manzara da aynı noktadan İzmir'in gündüz görünüşü. Tabii ki asıl görünüş bu şekilde değil. Asıl görünüş oldukça daha geniş
Scrollbar'ı tutup sağa doğru çekebilirsiniz. Bu tip fotoğraflara panoramik fotoğraf deniyor. (Hemen ufak bir not: Doğru kelime Pano-rama. Pana-roma değil.) Özünde birden çok fotoğrafın uygun şekilde birleştirilmesi ile oluşuyorlar. Bu fotoğrafları birleştirmek için özel bir program kullanılıyor. Fakat panoramik fotoğraf için dikkat edilmesi gereken noktalar daha çekim esnasında başlıyor.
Panoramik fotoğrafı tek ve büyük bir fotoğraf olarak düşünmemiz gerekiyor. Bu sebeple ışığın da bütün fotoğrafta aynı özelliğe sahip olması lazım. Yani ilk fotoğrafı çektiğimiz pozlama seviyesi ne ise, diğer bütün fotoğrafları da aynı değerde çekmemiz lazım.
Yani kısacası makinemizii manual moda getirmemiz lazım. Uygun ISO, enstantane ve aperatür değerlerini bulduktan sonra bütün fotoğrafların aynı bu değerler ile çekilmesi gerekiyor. Eğer bu şekilde yapmazsanız sonradan parlaklık ayarı ile uğraşıp bütün fotoğrafları aynı seviyeye getirmeniz gerekir ki gerçekten uğraştırıyor. Nereden mi biliyorum? Bu hatayı yaptım da ondan. İlk denememde Av modunda bütün manzarayı fotoğrafladım. Sonra panorama yapmaya kalktığımda yamalı bir fotoğraf görüntüsü oluştu.
Bir diğer dikkat etmeniz gereken nokta ise fotoğraf makinenizi koyduğunuz yer. Aslında tripod en ideali. Makinenin yatay seviyesini ve bakış açısını koruyup, sadece dikey bakış noktasını değiştirmek için tripoddan güzeli yok. Eğer tripodunuz yoksa bir sütun, bir duvar gibi yatay seviyeyi sabit tutacak herhangi bir dayanak da işinizi görebilir.
Fotoğraf makinemizi yerleştirdikten sonra çekimlere başlıyoruz. Unutmamak gereken bir nokta, fotoğrafların birbirine yapıştırılamsı için bir parça pay bırakılması gerektiğidir. Bu sayede bu pozları yapıştırmak için kullanacağınız program uygun "dikiş" (stitching) noktalarını seçebilir. İlk fotoğrafın en sağındaki evin tamamı ikinci fotoğrafın en solunda da muhafaza edilirse, program bu evin aynı ev olduğuna karar verip ona göre pozları birbirlerine dikecektir.
Selin'lerin terasından çektiğim fotoğraflar şunlardı:
Bu fotoğrafları oldukları gibi jpg olarak export ettikten sonra Hugin adlı programa aktardım. Hugin bedava olmasına rağmen inanılmaz başarılı bir panorama dikiş programı. Kullanımı da çok basit. 3 adımda panoramik fotoğrafınızı elde edebiliyorsunuz. Önce Load tuşuna basıp fotoğrafları seçiyorsunuz. Sonra Align tuşuna basıyorsunuz ve sonucu kontrol ediyorsunuz. Bu noktada bir kaç müdahelede bulunabilirsiniz fakat genellikle programın kendi kararları yeterli oluyor. Aşağıdaki ve yandaki seviye düğmelerini kullanarak fotoğrafın sınırlarını belirleyebilirsiniz. Üçüncü adımda da fotoğrafı kaydediyorsunuz. Panoramik fotoğrafınız hazır!!
Aslında tam olarak bu noktada bitmiyor. Fotoğraf sınırlarını belirlemek açısından Hugin biraz yetersiz kalabiliyor. Picasa da veya photoshop'da açıp uygun crop ve ufuk çizgisi düzeltmesi yapmak gerekebiliyor. Fakat işin büyük kısmını Hugin ile hallediyoruz.
İzmoria fotoğrafı ise elde ettiğim panoramik fotoğrafı photoshopda image->resize ile yeniden boyutlandırmam sonucunda oluştu. Yeniden boyutlandırırken "Constrain Proportions" seçeneğini kapalı tuttum. bu sayede sadece fotoğrafın genişliği ile oynayabildim. Sonuçta elde ettiğim fotoğraf ise benim çok hoşuma gitti ve şu anda masaüstü arkaplanım olarak duruyor :)
Hugin ile ilgili ufak bir not daha. Panoramik fotoğraf denince aklınıza sadece ince geniş manzara fotoğrafları gelmesin. Aşağıdaki fotoğrafı daha 2 gün önce Berlinde çektim:
Bu fotoğraf her ne kadar sıradan bir fotoğraf gibi gözükse de aslında ben bu fotoğrafı bu binaya çok yakından çektim. Kadraja kesinlikle sığmıyordu. Ben de 4 ayrı fotoğraf çektim:
Bu fotoğrafları Hugin ile birleştirince de son derece temiz bir sonuç aldım. Wide-Angle lensim olmasa da bazı pozları yakalayabileceğimi bilmek içimi rahatlatıyor.
Bu yazı ile birlikte fotoğrafçılıkta benim bugünüme gelmiş bulunuyoruz. Bundan sonra geçmişte öğrendiğim şeyleri değil de, gelecekte öğreneceğim şeyleri sizlerle paylaşacağım. Ben sürekli yeni bir şeyler deniyorum ve öğrenmeye devam ediyorum. Bu öğrendiklerimi sizler ile bu sayfadan paylaşacağım. Arada çektiğim ve hoşuma giden fotoğraflarım olduğunda da, bu fotoğrafları sizlerle paylaşıp, nasıl çektiğimi ve ne gibi işlemlerden geçirdiğimi anlatacağım.
Ayrıca yeni fotoğraf makinem de yaklaşık bir hafta içerisinde elimde olacak!! Güle güle Canon Eos 400d. Hoşgeldin Pentax k20d :) Eğer uygun fiyata ikinci el Canon Eos 400d + 18-55 kit lens + 50mm f/1.8 II almayı düşünüyorsanız benimle bağlantı kurun.
Işığınız bol olsun :)
<-Önceki Sayfa | Sonraki Sayfa-> |
6 yorum:
Ender
Uzun zamandir blogunu takip ediyorum (uzun dedigim, 1 ay heralde), tebrikler. Pentax'a cok sevindim, ben de K10D kullaniyorum. Canon Rebel xti vardi daha once. Pentax bence Canon ve Nikon yaninda basarili olmasina ragmen hakki teslim edilmemis bir marka. Makina icinde titresim engellemesi var, menulere erisimi oldukca basit ve hizli. Ve lensleri - 2. el lensleri cok ucuza bulmak mumkun. (cok ucuz = canon ve nikon'un lensleriyle karsilastirinca).
tekrar tebrikler, yeni fotograflarini bekliyorum.
Baris Tasdelen
Ciddi araştırma yaptım ve pentax ile ilgili genel görüş bu. Süper makine + Az reklam. In-Body SR süper bir şey. Ben 18-250mm ile birlikte alıyorum fakat uygun bir zaman geldiğinde güzel ve geniş aperatürlü bir prime da alacağım. 55mm f/1.4 + SR...düşüncesi bile güzel :)
tamron 18-200 aldim. yeterli isik yoksa fokuslamasi cok zor oluyor. bir de cok eski manuel bir 50mm var f1.7, netlik saglamak kolay olmuyor, ancak netligi tutturunca cok guzel sonuc veriyor. ben de paraya kiyip hizli ve otomatik bir prime daha almak istiyorum. bu arada pentax'in (ve sanirim bir cok makinanin) sensor temizleme hikayesi tamamen palavra. benim makinaya toz kacti, ufleme aleti ile (rocket blower) temizledim. makinanin sensoru surekli titrestirmesi bile tozlardan kurtulmaya yetmedi. bir de almak istedigim flas yansitici (lightscoop)var. pop-up flash'a taktigin yansitici perde gibi birsey. flashi tavana yansitip patlamalari engelliyor.
Zaten uzun süre başka lensim olmayacağından 18-250 makinenin üzerinde kalacak. Makinenin her tarafı da sealed zaten. Uzun süre toz sorunu çekeceğimi sanmıyorum.
Lightscoop'u ben de düşünüyorum. Ama belki bir diffuser da olabilir başlangıç olarak.
Neyse gelsin cihaz da bakalım :) Hemen buraya koymaya başlarım zaten fotoğrafları.
ender bey merhaba sizi takipdeyim ve sanırım yakında d200 ümü satıp bir k20d alıcam:) huginde panaroma yaptıgımda fotografım yükseklik olarak cok küçük oluyor keşke size mail atabilsem fotografı yardımcı olursanız sevinirm
Yan taraftaki skala oklarını yukarı aşağı oynatmayı deneyin. Bir de Rectilinear değil de Equirectangular veya cylindirical seceneklerini secin. Rectilinear fotoğrafın köşelerini çok açacaktır.
Aslında fotoğrafları 1600x1067 ye küçültüp enderkasim@gmail.com adresine mail atabilirsiniz. Bu şekilde daha çok yardımcı olabilirim.
Yorum Gönder